Son mesaj - (Ziyaretçi Defteri yok) - mesaj gönder
20 Nisan 2024, 06:24:19 *
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun.

Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz
Duyurular: OYMADERE.COM
 
   Ana Sayfa   Yardım Ara Giriş Yap Kayıt  
Sayfa: [1]
  Yazdır  
Gönderen Konu: necmi yılmaz. sakaryadan dini yazılar  (Okunma Sayısı 4559 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
necmi
Yeni Üye
*
Mesaj Sayısı: 20


Üyelik Bilgileri
« : 21 Şubat 2009, 09:46:12 »


KURBAN ve ZİLHİCCE AYI ÖNEMİ;

1.   Zilhiccenin ilk on günü; küçük bir ramazan gibidir. Fakat biz bunun önemini bilmiyoruz. Bu günler sevapların kat kat yazıldığı özel ikram günleridir.
[2008 yılı için 29 Kasım - 9 Aralık tarihleri arasıdır.]

2.   Hadis Şerif’de Efendimiz buyuruyor: “Günlerden hiç biri yoktur ki, onlarda yapılan amel, bu on günde yapılan amelden daha faziletli ve Allah’a daha sevgili olsun”.[Buhari]

3.   Hadis Şerif’de Efendimiz buyuruyor “Hiçbir günde yapılan amel, Allah katında zilhiccenin ilk on gününde yapılan amelden daha sevimli değildir. O günlerde tutulan oruç bir yılın orucuna, o gecelerden herhangi birini ibadetle geçirmek Kadir gecesini ibadetle geçirmeye denktir”. [Tirmizi]

4.   Hadis Şerif’de Efendimiz buyuruyor “Arefe günü tutulan orucun, geçen yılın ve gelecek yılın günahlarına kefaret olacağına Allahın rahmetinden ümidim var”.[Müslim, Tirmizi, İbn Mace]

5.   Teşrik tekbirleri: Arefe günü sabah namazından, dördüncü gün ikindiye kadar 23 vakit getirilmesi vaciptir. [Allahü Ekber, Allahü Ekber, Lâ ilâhe illellâhu Ekber. Allahü Ekber, ve lillahi’l-hamd.]

6.   Kurban: Sözlük anlamıyla “yaklaşmak, Allaha yakınlık vesilesi” demektir.
7.   Dini terim olarak Kurban: “İbadet maksadıyla belirli vakitte, belirli şartları taşıyan hayvanın, usulünce boğazlanmasıdır.
8.   Nimetlere şükürdür.  Allah rızası için kesilir.
9.   Kurban niyetiyle kesilmesi gerekir. Birisi et için hisseye girse diğerleri içinde olmaz. Bu nedenle tüm ibadetlerde olduğu gibi kurbanda da esas olan niyettir.
10.   Sosyal yardımlaşma zamanıdır. Normal zamanlarda zenginler et yerken bu zamanda fakirler et yer.
11.   Bu vesile ile yurt dışında İslam anlatılır. İmana vesile olur.
12.   Kurban bayramında kurban niyetiyle kurban kesmek; akılı olan, misafir olamayan, Müslüman olan ve zengin kimse üzerine vaciptir. Şafi mezhebine göre sünnettir.
13.   Sadaka i vitir ile mesul olan keser. Borçları temel ihtiyaçları dışında 85 gr altını olan keser.
14.   Koyun, keçi 1 yaşında ise kesilir. Koyun 8 aylık olsa da 1 yaşında gibi ise kesilir. Deve 5 yaş, sığır 2 yaşında ise kesilir. 1-7 kişi arası keser.
15.   Tavuk, kaz, horozdan kurban olmaz. Kurban 1,2,3 gün de kesilir. 1. gün efdaldır.
16.   Kıbleye yatır ve Bismillahi Allahu Ekber diyerek kes. Mümkünse sahibi kesmeli. Değilse kasapta keser.
17.   Kasten besmele terk edilirse eti yenmez.
18.   Derisi vs. satılmaz. Satılırsa parası fakirlere verilir.
19.   Akika Kurbanı: Çocuklarımız için 7 günlükten buluğ çağına kadar kesilir. Kesen de yiyebilir.

BU VESİLEYLE MÜBAREK KURBAN BAYRAMINIZI TEBRİK EDERİM…
SELAM VE DUA İLE…

Hazırlayan: Necmi Yılmaz
e mail: isar54@mynet.com
web: www.isarotomotiv.com
Kasım 2008-Adapazarı
Logged
necmi
Yeni Üye
*
Mesaj Sayısı: 20


Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #1 : 21 Şubat 2009, 09:46:50 »

33 SENE TALEBELİKTEN SONRA ÖĞRENDİĞİM 8 ŞEY
Hâtim-i Esam hazretleri, hocası Şakîk-i Belhî hazretlerinin yanında 33 sene kalır, ilim tahsil eder. Hocası, bu zaman içinde ne öğrendiğini sorduğu zaman, sekiz şey öğrendiğini söyler ve bunları hocasına şöyle arz eder:
-Efendim, ğrendiklerimden birincisi, insanlara baktım, herkesin bir şeyi seçip sevdiğini gördüm. Seçtikleri ve sevdikleri şeyler, onlara mezâra girinceye kadar, arkadaşlık ediyor. Kendi kendime dedim ki, dünyâda öyle bir dost seçmeliyim ki, mezâra benimle gelsin, bana orada arkadaşlık etsin. Aradım, taradım, Allahü teâlâya yapılan ibâdetlerden başka sâdık dost bulamadım ve ibâdetlere sarıldım.

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerîmenin meâlini düşündüm:
(Allahü teâlâdan korkarak nefislerine uymayanlar, elbette Cennete gideceklerdir.)
Kur’ân-ı kerîmin doğru olduğuna tâm inandım. Nefsimi düşman bilerek, ona aldanmamaya karar verdim.
“Sizden ayrılacaktır!”

Efendim, öğrendiklerimin üçüncüsü; herkesi dünyâda bir sıkıntıya girmiş, dünyâlık toplamaya uğraşıyorlar gördüm. Sonra bir âyet-i kerîmenin meâlini düşündüm:
(Dünyâ malından, sarıldığınız, sakladığınız her şey, yanınızda kalmayacak, sizden ayrılacaktır! Ancak Allah rızâsı için yaptığınız iyilikler ve ibâdetler sizinle berâber kalacaktır!)
Dünyâ için topladıklarımı, Allah yolunda harcadım, fukarâya dağıttım!

Efendim, dördüncü olarak, insanların birbirlerini beğenmediklerini gördüm. Buna sebep, birbirlerine hased etmeleri olduğunu anladım. Ve bir âyet-i kerîmenin meâline dikkat ettim:
(Dünyâdaki maddî, ma’nevî bütün rızıklarını aralarında taksîm ettik.)
Herkesin ilim, mal, rutbe, evlât gibi rızıklarının dünyâ yaratılmadan evvel, ezelde taksîm edildiğini, çalışmayı, sebeplere yapışmayı emrettiğinden, Allahü teâlâya itâat etmiş olmak için çalışmak lâzım geldiğini, hased etmenin zararlı ve lüzûmsuz olduğunu anladım. Allahü teâlânın ezelde yaptığı taksîme ve çalışınca Rabbimin gönderdiğine râzı oldum. Böylece herkesi sevdim ve sevildim.
Efendim, öğrendiklerimin beşincisi; çok kimsenin, insanlık şerefini, kıymetini, âmir, müdür olmakta, insanların kendilerine muhtâç olduklarını ve karşılarında eğildiklerini görmekte zannettiklerini ve bununla öğündüklerini gördüm. Bazıları da, kıymet ve şeref, çok mal ve evlâd ile olur sanarak, bunlarla iftihâr ediyorlar. Bir kısmı da, insanlık şerefi, malı, parayı insanların hoşuna gidecek, herkesi eğlendirecek yerlere sarf etmektir sanarak, Allahü teâlânın emrettiği yerlere ve emrettiği şekilde harcedemiyorlar ve bununla öğünüyorlar gördüm. Sonra şu âyet-i kerîmenin meâlini düşündüm:
(En şerefliniz ve en kıymetliniz, Allahü teâlâdan çok korkanınızdır.)
İnsanların yanıldıklarını, aldandıklarını anladım ve takvâya sarıldım. Rabbimin affına ve ihsânlarına kavuşmak için, Ondan korkarak İslâmiyetin dışına çıkmadım, harâmlardan kaçtım.

Efendim, altıncı olarak; insanların, birbirlerinin mallarına, mevkilerine ve ilimlerine göz dikerek, fırka fırka ayrılarak, birbirlerine düşmanlık ettiklerini gördüm. Ve şu âyet-i kerîmenin meâlini düşündüm:
(Sizin düşmanınız şeytândır. Yanî sizi, Allah yolundan, Müslümânlıktan ayırmak için uğraşanlardır. Bunları düşman biliniz.)
Kur’ân-ı kerîmin doğru söylediğini bildim, şeytânı ve onun gibi Müslümânlarla uğraşanları düşman bilip, sözlerine aldanmadım. Ehl-i sünnet âlimlerinin gösterdiği yoldan ayrılmadım. Nitekim, bir âyet-i kerîmede meâlen;
(Ey Âdemoğulları! Şeytâna tapmayınız, o sizin en belli düşmanınızdır, diye, sizden söz almadım mı idi, bana itâat, ibâdet ediniz! Kurtuluş yolu, ancak budur) buyurulmaktadır.
Onun için, Müslümânları aldatmaya uğraşanları dinlemedim ve Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâplarından ayrılmadım.
“Zillete katlanıyorlar!”

Efendim, öğrendiklerimin yedincisi; herkes yiyip içmek, para kazanmak için uğraşıyor. Bu yüzden harâm ve şüpheli şeyleri de alıyorlar ve zillete, hakâretlere katlanıyorlar. Bir âyet-i kerîmenin şu meâlini düşündüm:
(Allahü teâlâ tarafından rızkı gönderilmeyen yer yüzünde bir canlı yoktur.)
Kur’ân-ı kerîmin doğru olduğunu ve o canlılardan biri olduğumu bildim. Rızkımı göndereceğine söz verdiğine güvenerek, Onun emrettiği gibi çalıştım.
Efendim, sekizinci olarak; herkesin, bir kimseye veyâ bir şeye güvendiğini gördüm. Bir âyet-i kerîmenin şu meâlini düşündüm:
(Allahü teâlâ, yalnız kendisine güvenenlerin her zamân imdâdına yetişir.)
Her zamân ve her işimde yalnız Allahü teâlâya güvendim. O emrettiği için çalıştım, fakat yalnız Ondan istedim…
Şakîk-i Belhî hazretleri bunları dinleyince;

-Yâ Hâtim! Allahü teâlâ, her işinde imdâdına yetişsin, ne iyi ve ne güzel yapmışsın, buyurur.
RABBİM ÖĞRENDİKLERİMİZLE AMEL ETMEYİ NASİB ETSİN.AMİN.






Logged
necmi
Yeni Üye
*
Mesaj Sayısı: 20


Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #2 : 21 Şubat 2009, 09:47:50 »

Namazdan sonra nasıl dua edilmeli

 

Namazdan sonra okunması gereken dualar nelerdir?

CEVAP

Namazlardan sonra, okunması gereken belli dua yoktur. Herkes ihtiyacına göre dua eder. Hep aynı duayı okumak da uygun değildir. Ne istediğini şuurlu olarak bilmek gerekir. Ne istediğinin farkında olmadan dua etmek uygun olmaz. Belli şeyleri ezberleyip, şiir okur gibi dua etmek mekruhtur. Dua, uyanık kalb ile ve sessiz yapılmalı, duayı yalnız namazlardan sonra ve belli zamanlarda yapmak da mekruhtur. Her fırsatta dua etmelidir!

 

Mesela şöyle dua edilebilir:

Ya Rabbi, kıldığımız namazları kabul eyle! Ahir ve akıbetimizi hayreyle! Son nefesimizde kelime-i

tevhid söylememizi nasip eyle! Ölmüşlerimizi af ve mağfiret eyle!

 

Allahümmağfir verham ve ente hayrürrahimin. Teveffeni müslimen ve el hıkni bissalihin. Allahümmağfir li veli valideyye ve lilmüminine vel müminat yevme yekumül hisab.

 

Ya Rabbi, bizi şeytan ve düşman şerrinden ve nefs-i emmaremizin şerrinden muhafaza eyle! Evimize iyilikler, hayırlı ve bereketli rızıklar ihsan eyle! Ehl-i islama selamet ihsan eyle! Din düşmanlarını kahr ve perişan eyle! Kâfirlerle cihad etmekte olan müslümanlara imdad-ı ilahiyyen ile imdat eyle!

 

Allahümme inneke afüvvün kerimün tuhibbülavfe fafü anni.

 

Ya Rabbi, hastalarımıza şifa, dertlilerimize deva ihsan eyle! Allahümme inni eselükessıhhate velafiyete vel-emanete ve hüsnelhulki verridae bilkaderi bi rahmetike ya erhamerrahimin.

 

Riyadan, nifaktan, şikaktan, her türlü hastalıktan, kazadan, beladan, tembellikten, acizlikten, zelil olmaktan, zulüm görmekten, azdıran zenginlik ve azdıran fakirlikten, şeytan ve nefsin şerrinden, düşman galebesinden, kötü huydan, bid’at işlemekten, dalalete düşmekten, ihlassız amelden, her çeşit günahtan, küfre girmekten, erzeli ömürden, ölürken gelecek fitnelerden, dinimize, dünyamıza zarar verecek şeylerden bizleri koru!

 

Hakiki iman, güzel bir ahlak, şükredici bir kalb, zikredici bir dil, kaza ve kadere rıza gösteren hayırlı bir ömür, az yemek, az uyumak, az konuşmak, az gülmek ve çok hizmet etmeyi, kabir azabından ve ahiret dehşetinden kurtulmayı, ömür boyu rızana uygun iş yapmayı, şehit olarak ölmeyi ve son nefeste ehl-i sünnet itikadına uygun bir iman ve tevbe nasip eyle.

 

Ya Rabbi, kendi sevgini, sevdiklerinin sevgisini, sevgine kavuşturacak amellerin sevgisini nasip eyle! İlmimizi, ihlasımızı, kabiliyetimizi artır, muratlardan, muhlaslardan olmamızı nasip eyle, cömert ve isar sahibi kullarından eyle.

 

Ana babamıza ve evlatlarımıza ve akraba ve ahbabımıza ve bütün din kardeşlerimize hayırlı ömürler ve güzel huy, akl-ı selim ve sıhhat ve afiyet rüşdü hidayet ve istikamet ihsan eyle ya Rabbi! Amin.

Velhamdü lillahi Rabbilalemin. Allahümme salli ala..., Allahümme barik ala..., Allahümme Rabbena atina... Velhamdü lillahi Rabbilalemin. Estağfirullah, estağfirullah, estağfirullah estağfirullahelazim elkerim ellezi la ilahe illa hu, elhayyel-kayyume ve etubü ileyh.

 

Kelimelerin açıklaması:

Riya: İki yüzlülük, Allah’tan başkası için ibadet etme.

Nifak: Münafıklık.

Şikak: Uyuşmazlık.

Nefs-i emmare: Kötülük yapmak isteyen nefs.

Rüşdü hidayet: Doğru yolu arayıp bulma.

İstikamet: Doğru yol.

Kelime-i tevhid: La ilahe illallah sözü.

Erzeli ömür: Başkalarına muhtaç olunan sıkıntılı ihtiyarlık dönemi.

Murat: Seçilmiş kimse.

Muhlas: Devamlı ihlas sahibi.

İsar: Cömertlik, kendine ihtiyacı olmayan şeyleri vermek, isar ise, kendine gereken şeyleri vermektir. Yani başkalarını kendine tercih etmektir.

 

Namaz kıldıktan sonra da istiğfar ediyoruz. Her iyilik ve ibadetten sonra da niçin suç işlemiş gibi korkup istiğfar ediyoruz?

CEVAP

İnsan bütün taatlarını, ibadetlerini kusurlu bilmeli, hakkıyla yapamadığını düşünmelidir! Ebu Muhammed bin Menazil hazretleri buyurdu ki:

(Allahü teâlâ, Âl-i İmran suresinin 17. âyetinde, sabredenleri, sadıkları, namaz kılanları, zekat verenleri ve seher vakitlerinde istiğfar edenleri meth buyurdu. Hepsinden sonra, istiğfar edenleri bildirmesi, insanın her ibadetini kusurlu görüp, daima istiğfar etmesi içindir.)

 

Cafer bin Sinan hazretleri de buyurdu ki:

"İbadet yapanların kendilerini beğenmeleri, fasıkların günahlarından daha kötü ve daha zararlıdır."

 

Bir iyilik ve ibadet edince de dört yerde korkmak gerekir:

Birinci korku: İnsan bir iyilik işleyince veya bir ibadet edince, o iyilik ve ibadetin kabul edilip edilmediğinden endişe edip korkmalıdır! Çünkü Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Allahü teâlâ ancak müttekilerin [takva ehlinin] amelini kabul eder.) [Maide 27]

 

İkincisi riyadır. İhlassız amellerin kıymeti yoktur. İyiliği sırf Allah rızası için mi yaptım, yoksa başka bir menfaat düşündüm mü diye korkmak gerekir. Ancak ihlasla yapılan ibadetin kabul edileceği yine Kur'an-ı kerimde bildiriliyor. (Beyyine 5)

 

Üçüncüsü, yapılan iyilikleri, ibadetleri zarara uğratmadan yerine teslim edebilme korkusudur.

Kötülükler, günahlar, iyiliğe zarar verir. Şu halde, iyiliği, ibadeti zarara uğratmadan yerine götürmeye çalışmalıdır! Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Bir iyilik getirene on katı verilir.) [Enam 160]

 

Dördüncüsü, yapılan iyilikle rezil olma korkusudur. Başkalarınca iyilik sanılan şeyler, belki de art niyetle yapılmış birer kötülük olabilir. Yapılan iyiliklerin, zararlardan korunarak başarıya ulaşıp ulaşmayacağından da korkmalıdır! Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Başarmam ancak Allah’ın yardımı iledir.) [Hud 88]

 

Allah’ın yardımına kavuşmak için de, Onun emirlerine uyup, yasak ettiklerinden kaçmak gerekir.

Kötülük veya herhangi bir günah işledikten sonra pişman olmak ve iyilik ve ibadet etmeye devam etmek gerekir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Bir günah işleyince hemen arkasından bir iyilik yap, bir sevap işle ki onu mahvetsin!) [Beyheki]

(Nerede, ne halde bulunursan bulun, Allah’tan kork ve kötülüğün akabinde bir iyilik yap ki onu yok etsin!) [Tirmizi]

 

Kur'an-ı kerimde de mealen buyuruluyor ki:

(Elbette hasenat, seyyiatı yok eder.) [Hud 141]

[Hasenat, her çeşit iyilik, seyyiat, her çeşit kötülük]
Logged
necmi
Yeni Üye
*
Mesaj Sayısı: 20


Üyelik Bilgileri
« Yanıtla #3 : 21 Şubat 2009, 09:48:35 »

Yılbaşı Hikayesi

Adam 3 yaşındaki kızını, gayet pahalı bir hediyelik kaplama kağıdını ziyan ettiği için azarlamıştı.Küçük kız, koskoca bir paket altın yaldızlı kağıdı bir kutuyu eğri büğrü sarmak için kullanmıştı...

Yılbaşı sabahı küçük kızı, paketi getirip:
"- Bu senin babacığım"  dediğinde çok üzüldü.

Acaba gereğinden fazla mı tepki göstermişti kızına.
Bir gece evvel yaptığından utanarak, kutuyu açtı.
Fakat kutunun içi boştu.Kızına gene çıkıştı:"-

Birisine bir hediye verdiğinde, kutunun içinde bir şey olması lazım.  Bunu da mı bilmiyorsun küçük hanım?.."
Küçük kız gözlerinde yaşlarla babasına baktı."

- O kutu boş değil ki baba! İçini öpücüklerle doldurmuştum!.."
Babası o kadar çok üzüldü ki, koştu, kızına sarıldı.
Beraberce ağladılar.Adam o kutuyu ömrünün sonuna kadar sakladı.Ne zaman keyfi kaçsa,ne zaman morali bozulsa, ne zaman kendini kötü hissetse, kutuya koşar, içinden minik kızının sevgi ile doldurduğu hayali öpücüklerden birini çıkarırdı.Aslında bütün insanlara böyle bir kutu mutlaka verilmiştir.

Zor zamanlarda  bu kutuyu çıkarıp içine bakabilmeyi başarmak, mutluluğun
anahtarlarından  biri olsa gerek."


ny.sakarya
Logged
Sayfa: [1]
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

MySQL Kullanıyor PHP Kullanıyor Powered by SMF 1.1.11 | SMF © 2006-2008, Simple Machines LLC XHTML 1.0 Uyumlu! CSS Uyumlu!

Tema: Tilsimli.Com 2006-2008

MKPortal ©2003-2008 mkportal.it